Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Löttibaz

Yorucu olan başka bir sahne performansından sonra löttibaz, kuklaları aracılığıyla seyircisini selamladı. Alkışlar eşliğinde uğurlandığı sahneden ayrılır ayrılmaz sergilediği enerjik personasını bir kenara atıp sıradan, bitkin, kambur benliğine geri dönüverdi. Çıkışta tiyatro salonunun direktörlerine merhabalarını iletip kısaca gözüktü. İçine kuklalarını sığdırdığı yıpranmış kahverengi deri bavulunu bisikletinin arkasına bağladıktan sonra bisikletin atlayıp evin yolunu tuttu. Sürdü, sürdü ve sürdü... Apartmanının kapısına vardığında hava çoktan kararmış, sokak lambaları yanmıştı. Bina koridorlarının loş ışıklarıyla dairesinin bulunduğu kata tırmanmaya başladı. Çıktı, çıktı ve çıktı... Anahtarı çevirip dairesine adımını atar atmaz, kukla bavulunu omzundan aşağı atıp kafasındaki kasketi bir kenara bıraktı. Bugün onun için fazlasıyla yorucu bir gün olmuş, tüm gün boyunca ardı ardına sahne gösterileri yapmıştı. Lavaboya gidip yüzündeki soytarı makyajından da kurtulduktan sonra kendini yat...
En son yayınlar

Hasta

Uzun sarı saçlarıyla beyazlar içindeki bir tanrıça, narin kanatlarını açmış ve içten bir nezaketle dolu onun bakışları. Kalbi ısıtan gülümsemesiyle ellerini uzatmış ona doğru bakıyor... İşte o beyaz tavanın üzerinde son kez bunun hayalini kurdu yaşlı adam.

The Show (Öylesine pt1)

...Bu malı ben de tanımıyorum.  Yok say bunu ... Evet, uykusuzluk ve yorgunluk gerçekten de kafayı kıyak yapıyor. Yorgun dedim, değil mi? Peki, ne yaptım da yoruldum? Hmm... Hiçbir şey?.. -TEBRİKLER! ÖDÜLLÜ SORUYU DOĞRU CEVAPLAYARAK YARIŞMAMIZIN BÜYÜK ÖDÜLÜ OLAN KOCA BİR HİÇ KAZANDINIZ! alkış sesleri ... Clap clap clap clap clap. .. Sunucu yarışmayı sunmaya devam eder: -Evet, sayın yarışmacımız büyük ödülü kazandınız; bu ödülle neler yapmayı planlıyorsunuz? Acaba kazandığınız ödül hakkında söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı? Yarışmacı sakin ve durağan bir şekilde yanıt verir; gözlerinde bıkkıntı, yüzünde genel olarak hafif bir tebessümle karışık bir ifade vardır. Yarışmacının hal ve hareketleri dışarıdan görenlere göre ayakta tutulmaya zorlatılmış, kol ve bacaklarından bir iple oynatılıyormuşçasına gözüken ruhsuz bir kukla gibidir. Yarışmacı stüdyodaki seyircilere, anlık olarak canlı yayın yapmakta olan kameralara doğru döner ve şöyle der: -Hiçlik nedir ki? Ya da hiç nedi...

Ne uğruna?

Ayık olmaktan ya da olamamaktan bıktıysam Bu soru artık bir anlam ifade edemiyorsa Etrafım maskeli elemanlarla doluysa  Her şey bir tiyatroysa Kendi zihnimde bile artık yapayalnız kalmışsam Yaşamak ya da ölmek için bir sebebim kalmamışsa Bir önemi yoksa Ya da varsa Ama ben artık bunun için kör olduysam Ne dipte ne de yüzeydeysem Sürekli düşüyorsam  Ve sebep olarak sadece ben kalmışsam Bir tek ben kalmışsam Tek ben kalmışsam...  Bilmiyorum...  İçmeye başlamadan bile sarhoşsam Üzerimde hiç geçmeyen izler kalmışsa  Kaçtığım şeyler beni kovalıyorsa Ama önüme bir uçurum çıktıysa Yol bittiyse Tam duracakken carpışmış düşüyorsak onlarla birlikte Beni tutabilecek bir ben kalmadıysa  Ben artık kimse isem Aynı zamanda da kimsesiz...  Bahanelerim tükendiyse Bir rüyayı kovalıyorsam  Ama o da artık anlamını yitirdiyse tamamen Aslında başından beri anlamsız olduğunu da kabullenmek istemiyorsam Sahtelik her yanımı kuşattıysa Gerçeği de bilemiyorsam B...

Kötü Senaryo

Bir gün Bob adında birisi vardı. Her sabah erkenden kalkıp işine gider, mesai bitiminde de evine geri dönerdi. Onun hayatını özetleyecek olsaydık, sıkıcı bir başarısızlık öyküsü diyebilirdik. Daha küçük yaştan mükemmel olması gerektiğine inandırılmış ve bu inancı yüzünden yaptığı hiçbir şeyden gururlanamayan, tatmin olamayan, keşkelerinde boğulan birisi oluvermişti. Yine günlerden bir gün, Bob sıkıcı bir güne daha gözlerini açtı. Evet, her zamanki gibi, yine işine geç kalmıştı. Güne telaşlı başlamış olan Bob, toplu taşımadayken düşünmeye başladı: Neden her sabah erken kalkmak zorundaydı ki? Bir gün de işe gitmese ne kaybederdi? Bob içindeki tembeli anında susturdu: “Sus.” dedi ona... Sus! Bizim gibiler için yaşamanın başka bir yolu yok. Bob ofise vardığında hiç kimseye geç kalmış olduğunu farkettirmemeye çalışarak masasına doğru yürüdü. Ancak masasının yanına yaklaştığında çabalarının boşuna olduğunu anladı. Patronu öfkeli bir surat ifadesiyle onu beklemekteydi. Patronu Bob’u far...