Yorucu olan başka bir sahne performansından sonra löttibaz, kuklaları aracılığıyla seyircisini selamladı. Alkışlar eşliğinde uğurlandığı sahneden ayrılır ayrılmaz sergilediği enerjik personasını bir kenara atıp sıradan, bitkin, kambur benliğine geri dönüverdi. Çıkışta tiyatro salonunun direktörlerine merhabalarını iletip kısaca gözüktü. İçine kuklalarını sığdırdığı yıpranmış kahverengi deri bavulunu bisikletinin arkasına bağladıktan sonra bisikletin atlayıp evin yolunu tuttu. Sürdü, sürdü ve sürdü...
Apartmanının kapısına vardığında hava çoktan kararmış, sokak lambaları yanmıştı. Bina koridorlarının loş ışıklarıyla dairesinin bulunduğu kata tırmanmaya başladı. Çıktı, çıktı ve çıktı...
Anahtarı çevirip dairesine adımını atar atmaz, kukla bavulunu omzundan aşağı atıp kafasındaki kasketi bir kenara bıraktı. Bugün onun için fazlasıyla yorucu bir gün olmuş, tüm gün boyunca ardı ardına sahne gösterileri yapmıştı. Lavaboya gidip yüzündeki soytarı makyajından da kurtulduktan sonra kendini yatağına atıp oracıkta sızıverdi. Gözlerini açtığında löttibaz, kendisi için yeni bir güne başlamıştı. Her ne kadar her zamanki klişe rutinine sadık kalacak olsa bile yeni bir gün, yeni bir gündüz, takvim yaprağındaki yeni bir sayı ve doğan yeni bir güneş demekti uyanmak onun için. İlk iş olarak odasının perdelerini aralayıp, camını açarak güneşin doğuşunu selamladı. Lavaboya gitmeden önce tek oda ve lavabodan oluşan evinin mutfağında kahve yapmak için kettle'ının düğmesine bastı ve elini yüzünü yıkamak için lavaboya girdi. Elini yüzünü yıkarken löttibaz aynaya baktı... Yüzünün şekli ve şemalinin aynı dünkü gösteri için yaptığı makyajı temizlediği zamandaki gibi lavabonun içine doğru aktığını fark etti... Aniden dehşete düştü. Bir anda teni vücudundan ayrışmaya başlamış aynı bavulundakiler gibi eskimiş, aşınmış tahta kuklaların biçimine bürünüvermişti. Oysaki kuklaları oynatan kişinin, löttibazın bizzat kendisi olması gerekiyordu. Üzerine kıyafetler giydirilmiş ahşap kukladan olan bedeniyle bavuluna doğru koştu. Bavulunun fermuarını açtı ve kuklasının iplerini eline alıp kuklasıyla göz göze geldi... Kafasını kaldırdığında ise kendisi için dehşet verici olan başka bir sahneyle karşılaştı. Kendi deri bavulunun fermuarı gibi ayrılmış bir tavan ve her birinin bir alt kattaki kuklanın iplerini çekiştirdiği sonsuz kuklalar zinciri...
Yorumlar
Yorum Gönder